8 Eylül 2015 Salı

Burgazada / Burgaz Cafe + Çamakya Plajı + Antigoni Restaurant

Bir Burgazada maceram ile daha karşınızdayım! :)


Bir önceki Burgazada yazımı okumamış olanlar için bağlantısını paylaşıyorum:


 Sait Faik Abasıyanık heykeli Burgazada

Burgazada'da vapurdan iner inmez, karşınızda göreceğiniz bir Sait Faik Abasıyanık heykeli var ama renginden midir materyalinden midir, ben onu ancak ikinci gidişimde fark ettim. İlk gidişimde daha çok, "plaj odaklı" idim, sanırım o yüzden. İşte, bunlar hep "algıda seçicilik". :)

 Sait Faik Abasıyanık heykeli Burgazada

Sait Faik Abasıyanık, babasının vefatından sonra neredeyse tüm zamanını,
Burgazada'da geçirmiş, o yüzden bu adada heykelinin bulunması gayet yerinde olmuş.

 Burgaz Cafe Burgazada

Heykele ve dolayısıyla iskeleye çok yakın bir cafe var; "Burgaz Cafe".
Ben kahvaltı yapmak için güzel bir yer arıyordum; sahil şeridini biraz turladım ve sonunda, buraya karar verdim. Burgaz Cafe, neden "Paris" temalı bir menü kapağı seçmiş bilemedim ama hiç fena bir yer değil, ben sevdim, şahsen. Çalışanları da güler yüzlü ve ilgili, bu mekan hakkında internetteki yorumlarda da aynen bu şekilde yazılmış, zaten.

 Burgaz Cafe kahvaltı Burgazada

Böyle bir kahvaltı tabağı varmış, efendim menüde.
Portakal suyu (7 TL) ve çay  hariç imiş, kahvaltıdan.
Toplamda, iki çayla birlikte 28 TL gibi bir hesap ödedim. 
Tam hatırlamıyorum, sıcaktan bayılmışım. :)) Güneşin altına oturduğum için olsa gerek. :)

 Burgazada Burgaz Cafe kedi

Burgaz Cafe'nin bu kedi şeklindeki sevimli garson kedisi,
benden tip (salam) kazanmak için oldukça uğraştı.
Her türlü şirinliği yaptı; bacaklarıma süründü, kucağıma atladı, 
kafasını, kuyruğunu, ağzıma-yüzüme sürdü, yan sandalyeme geçti, oturdu.. 

 Burgazada Burgaz Cafe kedi

Baktı, hiçbiri işe yaramıyor, en sonunda garson taklidi yapıp, bahşiş kazanırım belki diye düşündü, sanırım. :) Yukarıdaki fotoğrafta, gözlerini, tabağımdaki salamlara dikmişken.. :)
Kendisi, çok tatlı ama fazla sırnaşık bir kedi. Hep iskele civarında takılıyormuş, oralara yolunuz düşerse; kafasını, gıdısını sevin, mutlu olsun, benden de selam söyleyin. ;)


Burgazada'nın sahil şeridindeki renkli çiçeklerinden bir kuple.



Çamakya Plajı'nı, Burgazada'ya bir önceki gelişimde, gözüme kestirmiştim, zaten.
Denizi çok temiz görünüyordu, yakından da öyleymiş gerçekten.
Denizin temizliği açısından gayet memnun kaldım ama güneş batarken, çok dalgalandı ve güneş, ağaçların arkasında kalmaya başladığı zaman, oldukça serin oldu.


Çamakya Plajı'nın girişi 10 TL, şemsiye kiralama ücreti de 7 TL'ydi sanırım.
Şezlonglar, ücretsiz. Müşteri kitlesi; karışık.
Burası; asfalt yolun hemen dibinde, kısa ve dar bir plaj.
Öyle upuzun bir plaj beklemeyin, derim.


Martılarla birlikte yüzme keyfi.. :)
Çamakya Plajı'nda, martılar hemen yanınıza yüzüyor, çok keyifli..
Suyun içinde hareket eden, perdeli ayaklarına bakmak, çok eğlenceli. :)


Bir martı, ağzında, kapalı bir midyeyle bana yakın bir yere konunca; dikkatimi çekti.
Martı, midyeyi açabilmek için çakılların üzerine attı ama midye, kırılmadı. Kırılmayınca, bırakıp, biraz uzaklaştı. Gerçekten de midyenin sımsıkı kapalı bir kabuğu vardı. Benim gibi midye seven birini bulmuşken; ona yardımcı olmak istedim. :) Midyesini, büyükçe bir taşın üzerinde, başka bir taşla kırdım, gagasıyla alabileceği kadar bir boşluk açtım, sonra büyük taşı, tabak gibi kullanarak, ayağına kadar götürüp, servis ettim. İlk önce, ne yapmaya çalıştığımı anlamadığı için korkup, geri geri uzaklaştı. Sonradan anlamış olacak ki; midyesini yemek için yaklaştı ve bir güzel mideye indirdi. Afiyet, bal şeker olsun, sevgili martı. :)


Çok sevdiğim, unicorn desenli havluma bütün plajları gezdiriyorum. :)
Başka plaj havlularım da var tabii ki ama en çok bunun desenini seviyorum.
Bepanthol kremimi aldım tabii ki yanıma. Bütün gün kremlenen biri olarak elime-yüzüme nemlendirici sürmem şart, devamlı. :)


Burası da Çamakya Plajı'na giden Gezinti Caddesi üzerindeki yerlerden biri.
Sandallar, motorlar,.. bulutlarla birlikte, çok güzel görünüyordu, o yüzden çektim.


Kahvaltıda ve akşam yemeğinde yemediğim ekmekleri toplayıp,
buradan sahilde takılan martılara, minik parçalar halinde attım. :)
"Nasiplensin, yavrucaklar.." :))


Burası da Burgazada'nın denize nazır, açık hava, spor salonu.


Böyle denize sıfır bir spor salonu var ama bu aletleri kullanan hiç kimseyi görmedim, henüz.
Ben Burgazada'da kalıyor ya da yaşıyor olsam; mutlaka her gün buraya gelirdim. :)
Bu spor aletleri gerçekten çok eğlenceli. Ben Caddebostan civarındakileri kullanıyorum, şahsen.


Bir kadeh şarap içtikten sonra, spor yapmak daha da eğlenceli oluyormuş.
Akşam yemeğimi yiyip, şekerli Tük kahvemi içtikten sonra,
bu spor aletlerinin yanına geri döndüm ve biraz kendi kendime eğlendim. :)

Kafası güzelken, spor yapma keyfi.. :)

Zaten kafam doğuştan güzel olduğundan, kendi kendime eğlenmek konusunda hiç sıkıntı çekmiyorum. Bu konuda kedi gibiyimdir. :) "Beril, like a big cat." :))


Bu kadeh kadar şarapla hemen kafam güzel oldu, sıcaktan herhalde. :)

 Antigoni Restaurant Burgazada


Çok güzel Yunan müzikleri çalıyordu, restoranda.


Akşam yemeğimi yemek için diğer restoranlar arasından burayı tercih ettim.
Yarım saat sonraki vapura binmeyi planlamıştım aslında ama burada oturmak, çok keyifli geldi.
O yüzden, biraz daha keyif yapmaya ve ondan da sonraki vapurla dönmeye karar verdim.

 Burgazada Antigoni Restaurant

Midye de kalamar da çok lezzetliydi. Balık ürünleriyle beyaz şarap içilir aslında ama ben kırmızı şarap severim, o yüzden seçimim de bu yönde oldu. Şarap için marka belirtmemiştim ama çok efsane bir şarap geldi, sofraya, buradan gelecek hesabı, sezmeliydim.. :)

 Antigoni Restaurant Burgazada

Midye rocks! :) Sos da efsaneydi..

Her şey çok güzeldi, taa ki hesabın nasıl geldiğini görene kadar.. :)
Kuver 7 TL, bir kadeh şarap 20 TL olarak yazılmıştı.
20 TL'ye bir büyük şişe şarap var, yani marketlerde. :)
Toplamda 75 TL hesap ödedim.

Hesap gelince; aklıma şu reklam geldi:


"Kazığı çok severiiz!" :)) 
Gerçekten de kazık yemeyi seviyor muyuz, acaba? Bence, evet. 
Bir ürüne ya da hizmete ne kadar çok ödeme yaparsak; o kadar memnun kalıyoruz, sanki. :)

Neyse, canım sağ olsun. Arada bir kendine böyle kıyak çekmek de gerek.
"Bir daha mı gelicez dünyaaya, bas bas paraları,.." diye şarkı söyleyelim şimdi, hep birlikte. :)

Hemen sahilde, güzel bir restoran, "Antigoni Restaurant", gerçekten. 
Parası bol olanlara, kesinlikle tavsiye ederim çünkü yemekleri çok lezzetli, çalışanları kibar, ilgili.

Her zamanki gibi iPhone'umun şarjı bitmişti; hemen, prize yakın, telefonumu şarj edebileceğim bir masa ayarladılar bana. Esiyor diye ben talep etmeden şal getirip bıraktılar. Ben de nankörlük yapıyorum işte burada, utanmadan. :))


Yukarıdaki de yemek siparişimi beklerken; çektiğim fotoğraflardan biri.

Bu Şahmeran desenli çantamı, birkaç yıl önce, (Eski) Datça'dan almıştım. Kendisini çok severim. İlk yıkamada, kumaşı biraz çekti ama olsun, el emeği, çok orijinal bir çanta. Bir tane de hediye getirdiğim kişi dışında, daha hiç kimsede görmedim. Diğer tarafı da mavi tonlarında, çift güvercin desenli. Datça hakkında, bloguma, sıcağı sıcağına bir yazı yazacağım demiştim, yıllar önce ama öyle kaldı, maalesef. Oraları da muhteşem, gerçekten. Anlatılmalı, dilden dile.. :)
Neyse, fotoğrafları duruyor, belki bir ara, bir gazla yazarım. :)

Bir sonraki maceramda görüşmek üzere..
Yorumlarınızı bekliyorum,

Beril Öke Gülen

2 yorum:

  1. Burgazada çok güzeldir... :) :)

    YanıtlaSil
  2. Burgazada gerçekten çok güzelmiş, ben güzelliklerini daha yeni keşfettim bu yaz. :)

    YanıtlaSil

Yorumlarınız, beni çok mutlu ediyor; lüften yorum bırakmak için birkaç dakikanızı ayırın.. :)